Uzunca bir süre geçti ve Yazmak Keyiftir yeni bir yazı yayınlamadı. Görünürde hal böyle olsa da arka planda çalışma devam ediyor. Size göre hareketsiz dönemlerde ben, eski makaleleri gözden geçiriyorum. Dikkatinizden kaçma ihtimaline karşı söylemem gerekir ki, Yazmak Keyiftir dinamik metinlerden oluşuyor. Ve yaşayan bir bütüne de, sürekli bakım yapmak gerekiyor. Sizlere sessiz görünen zaman dilimlerinde; metinlerdeki cümle düşüklükleri, anlam bozuklukları düzeltiliyor, açıklama isteyen bölümler konuyor. Makalelere teknolojik gelişmeler ışığında güncel bilgiler ekleniyor. Ayrıca sizlere, yeni konu başlıklarında doğru bilgiler verebilmek için bilimsel araştırmalar takib ediliyor, çapraz okumalar ve testler yapılıyor. Tabiidir ki bu da zaman alıyor ve ciddi bir emek istiyor. Oysa hedef kitleye göz kırpan öğelerle dolu fotoğrafların altına bir paragraflık laf salatası serpiştirilerek yayınlanabilir. Yazmak Keyiftir, bunu öncelikle kendisine sonra okuyucularına hakaret kabul ettiği için sizleri gerçek bilgiyle donatmayacak makaleler yazmıyor.
Bir de Sayın Mehmet Bizansın Erguvan Kaleminde yayınlanan ve altına imza atabileceğim makalede anlatılan konular var ki; insanın sinir uçlarını törpüleyerek enerji ve zamanını emiyor. Hal böyle olunca da yayınlar arasındaki zaman dilimi uzuyor. Sadece bunlar mı? Ne yazık ki hayır. Dolma kalem, mürekkep, defter, kağıt gibi konularda taç, hırka uğruna mesnetsiz bilgiler serd edenlerin yetiştirdiği nesili gördükçe hissedilen derin ızdırap ve üzüntü var. Bir de kuyuya atılmış taşları, tekrar takrar çıkartmak gayreti.
Bu dayanaksız bilgilerden bir tanesi de, kağıtlardaki gölgelenme ya da arkadan görünme. Aslında bu çok basit bir fizik kuralı. Rahatsız edici bu duruma karşı yerli yabancı sitelerde yüksek gramajlı kağıtlar öneriyorlar.
Evrenin ve içinde bulunduğumuz Samanyolu, Kehlekeşan ya da İngilizce adıyla Milky Way gök adasının bir kanunu olarak yörüngesinde olduğumuz Güneş, doğuyor ve batıyor. Doğup battığı zaman diliminin her saniyesinde bu ışık kaynağının açısı bize, bulunduğumuz yere, nesnelere göre değişiyor. Bu yüzden ışığı geçirmeyen yani opak olan herşeyin biz dahil bir alana gölgesi düşüyor. Gölge ise ışık düşmeyen karanlık alandan başkaca bir şey değil.
Bir de Sayın Mehmet Bizansın Erguvan Kaleminde yayınlanan ve altına imza atabileceğim makalede anlatılan konular var ki; insanın sinir uçlarını törpüleyerek enerji ve zamanını emiyor. Hal böyle olunca da yayınlar arasındaki zaman dilimi uzuyor. Sadece bunlar mı? Ne yazık ki hayır. Dolma kalem, mürekkep, defter, kağıt gibi konularda taç, hırka uğruna mesnetsiz bilgiler serd edenlerin yetiştirdiği nesili gördükçe hissedilen derin ızdırap ve üzüntü var. Bir de kuyuya atılmış taşları, tekrar takrar çıkartmak gayreti.
Bu dayanaksız bilgilerden bir tanesi de, kağıtlardaki gölgelenme ya da arkadan görünme. Aslında bu çok basit bir fizik kuralı. Rahatsız edici bu duruma karşı yerli yabancı sitelerde yüksek gramajlı kağıtlar öneriyorlar.
Evrenin ve içinde bulunduğumuz Samanyolu, Kehlekeşan ya da İngilizce adıyla Milky Way gök adasının bir kanunu olarak yörüngesinde olduğumuz Güneş, doğuyor ve batıyor. Doğup battığı zaman diliminin her saniyesinde bu ışık kaynağının açısı bize, bulunduğumuz yere, nesnelere göre değişiyor. Bu yüzden ışığı geçirmeyen yani opak olan herşeyin biz dahil bir alana gölgesi düşüyor. Gölge ise ışık düşmeyen karanlık alandan başkaca bir şey değil.
Ne elimdir ki tavşanın bildiğini bilmeyenler var. Gölge bir ışık oyunu. Bunun için bir ışık kaynağı olan mumu yerleştiren tavşan perde üzerinde bir oyun oynuyor. Bu oyunu bizim konumuza tahvil edersek mum=gün ışığı, tavşan=yazı, perde=kağıttır. Perde ya da kağıdın öteki tarafında bu gölge oyununu seyreden gözlerimiz tavşanı parmakları açılmış bir el zannediyor. Perde ya da kağıdı çekip alın gölge kaybolacaktır sahnede. Burada ya da kağıtta gölgenin olup olmayacağına ve kalitesine karar veren kağıttır. Kağıt biliminde buna opaklık yani ışık geçirmezlik adı verilir. Yüzde olarak kağıt üreticisi tarafından ışık geçirmezlik miktarı verilir. Defter üreticileri her zaman aynı kağıdı ya da kaynağında kontrol edilen kağıtlar kullanmadıkları için ışık geçirmezlik değerini defterlerinin üzerine yazmaz/yazamazlar. Biz de kağıtta gölgelenme olup olmayacağını bilemeyiz gibi gözükse de teknolojik gelişmelerin ışığında bir gerçek var. Defter yapımında kullanılan kalem ile yazıma uygun kağıtların tamamı belirli oranlarda ışık geçirir. Işık geçirmeyen %100 opak olan ve gölge yapmayacak olan kağıtlara kuşe kağıtlar denir. Bunlar da solvent, alkol bazlı mürekkeplerle yazım/basıma uygun olup 120 gsm. ve daha ağır kağıtlardır. Ağır olan bu kağıtlar daha çok fotoğraf baskısında kullanılmaktadırlar. Bu da, ağır kağıdın gölge ve kanama/dağılma yapmayacağını zanneden zevatın insanlara daha gramajlı ve kalın kağıtları dayatmasına sebep olmaktadır. Oysa gölgelenmenin yani opasitenin kağıdın gramajı ve kalınlığı ile hiç bir alakası yoktur.
Bu konuyu sizin bildiğiniz bazı kağıtlarla test ederek gözlemlemeye çalışalım. Bunun için ilk resimde göreceğiniz bir Lux Metreye ihtiyaç var. Lux Metre nin algılayıcısını bir yere sabitliyoruz ve o andaki ışık değerini bir kenara yazıyoruz. Benim ölçümlemelerimde toplam ışık değeri X10 kademesinde 70 yani 700 Lumen idi.
Bu konuyu sizin bildiğiniz bazı kağıtlarla test ederek gözlemlemeye çalışalım. Bunun için ilk resimde göreceğiniz bir Lux Metreye ihtiyaç var. Lux Metre nin algılayıcısını bir yere sabitliyoruz ve o andaki ışık değerini bir kenara yazıyoruz. Benim ölçümlemelerimde toplam ışık değeri X10 kademesinde 70 yani 700 Lumen idi.
Üstteki fotoğrafta kağıt ağırlıkları ve okunan opasite değerleri yazılmıştır. Fotoğrafta üstte görülen fildişi kağıt beyaz kağıttan çok daha ince ve hafif olmasına rağmen opasite/ışık geçirmezlik biraz daha yüksektir.
Üstteki resimde ise 52 gsm. oldukça ince krem renkli bir kağıt kullanılmasına rağmen opasite değeri kendisinden 6 katı daha kalın ve aşağı yukarı 2,3 katı kadar daha ağır olan beyaz kağıdın opasite değerine yakındır. Anlayacağınız kağıt ağırlığı ve kalınlığı ile gölgelenmenin pek alakası yoktur. Gölgelenmenin alakası olan başlıklar mürekkebin tipi ve kağıt rengidir. Beyazdan siyaha doğru kağıt renklerinde beyazdan uzaklaşarak siyaha yaklaşıldıkça opasite artmakta gölgelenme yok olmaktadır. Bu gölge derdinin yeni bir defterde olup olmayacağını kolayca anlamak istiyorsanız basitçe şu yönteme baş vurabilirsiniz.
Evde küçük bir asetat parçasının üstüne kendi el yazınızla çıkmayan bir kalem kullanarak bir şeyler karalayın. Bu sizin ölçme aletiniz olsun. Yeni bir defter alacağınızda, bu küçük parça asetatı defter sayfasının arkasına koyarak gölgelenmeye bakabilirsiniz. Eğer kullandığımız kağıt ya da defterden vaz geçemiyorsak ve gölgelenme yüzünden de arka sayfalara yazmaktan kaçınıyorsak ne yapacağız? Alttaki fotoğrafa bakmanızı öneririm.
Evde küçük bir asetat parçasının üstüne kendi el yazınızla çıkmayan bir kalem kullanarak bir şeyler karalayın. Bu sizin ölçme aletiniz olsun. Yeni bir defter alacağınızda, bu küçük parça asetatı defter sayfasının arkasına koyarak gölgelenmeye bakabilirsiniz. Eğer kullandığımız kağıt ya da defterden vaz geçemiyorsak ve gölgelenme yüzünden de arka sayfalara yazmaktan kaçınıyorsak ne yapacağız? Alttaki fotoğrafa bakmanızı öneririm.
Burada sondan bir önceki fotoğrafta kullandığımız hafif ve ince olup gölgelenme yapan 52 gsm. krem kağıdı fotoğrafladım. Gölgelenme var mı? Yok. Fotoğraftanda anlaşılacağı üzere zor bir tarafı yok. Yazacağınız sayfanın altına koyu renkli opak bir kağıt yerleştirin ve gölgelerden kurtulun.
** Luxmetre = Bir ortamda birim alana düşen ışık miktarını ölçmeye yarayan alet. 1 Fotoğraf
** Lümen: Işık akısı birimi. Fizikteki sembolü lm'dir. Bir ışık kaynağından bir yüzey üzerine gelen ışık miktarına ışık akısı denir. Bir mum şiddetindeki bir kaynağın bir metre mesafede bulunan 1 m2 lik bir yüzeye dik olarak gönderdiği ışık akısına (miktarına) bir lümen denir. 1 m2 lik bir yüzeyde bir lüks’lük aydınlanma meydana getiren ışık miktarı olarak da tarif edilebilir.
Yazmak Keyiftir. Com
