Mehmet Bizans Beyefendinin yazdığı Yahya Kemal Beyatlı yazısından bu yana oraya buraya dağilmış eski defterleri topluyor, tasnif edip gözden geçirerek bazı bölümleri tekrar okuyorum.
Kendi içinde belirli bir düzende defterler tutmuşum. Farklı ebat ve özellikte defterler. Demekki istediğim defteri bulamamış, kağıdı yakalayamamış veya cildi beğenmemiş olmalıyım. Bu yüzden de ebatı aynı, farklı defterlere yönelmişim yazmak için.
Zaman içinde ruh halime paralel bazı dönemlerde yazım bozulmuş, neredeyse berbat hale gelmiş, mürekkebler değişmiş ama en çok siyahta, daha doğrusu koyu renk mürekkeblerde karar kılmışım. Bir yığın dolmakalem kullanmışım.., hayata, düşündüklerime dair not düşerken. Pelikan, Parker, Sheaffer, Senator, Reform, Soennecken, Mont Blanc'lar geçmiş parmaklarımdan ama klasiklere vermişim ikrarımı. İkrarımın son dönem nişanesi olarak ta en çok Pelikan, Mont Blanc, Pilot kullanmışım satırlarımı yazarken.
Şunca defter, şu kadar dolmakalem ve hepsinin toplamınca mürekkeb.., neye yaramış ki? Sayfalarca anlatmışım kendime dairleri, Fransa'yı, dostluklarımı, sevgilerimi, kırılmışlıklarımı, gezmişliklerimi ve vefasızlıkları.
Şair, terekesinden çıkan tek dolmakalem ile "zil, şal ve gül" diyerek üç kelimede İspanya'yı anlatabilmiş.
Eninde sonunda, hepimiz ebedi doğuya göçeceğiz. Ardımızda yazıma dair bıraktıklarımız ise bir gün nasıl olsa bizim soyumuzdan birinin eline geçecek ya da kiminiz kimseniz sahib çıkmadığında, ya çöp kutularından birileri bulacak -ki bir ümit bu- ya da sahaf, antikacı tezgahlarının bir kenarında öylece duracak.
Hasılı, bu hal atide bir gün zuhur ettiğinde dolmakalemlerinizi eline alan zat, pek zannetmiyorum ama; "bu dolmakalemle ne çok yazmıştır? Ne gün görmüştür? sahibi" diyebilir, kendi kendine. Fakat ne mürekkeb, ne dolmakalem asıl olanı, hikayeyi anlatamaz. Hayatı, ve semeresi olan hatıratı tebliğe veya nakle, ne gücü ne de hükmü vardır.
Kalemi oynatan irade bize ait olsa da kalem durduğunda artık hüküm yazınındır. Ruhu, manayı, neşeyi, hüznü, hasılı her şeyi yazı kucaklayıp kendine ait kılmıştır.
İnsana dair ne var? torbanızda o önemli, aslında. Hayatı harcayan mı?, hayata dair biriktirenlenden misiniz?. Kalemmiş, mürekkebmiş, hepsi araç.
Söz dediğin kubbede hoş bir sada, sadece ve sadece yazılanın önemi var, gerisi laf ü güzaf.