Hadi !, Bakın bakalım "Bana Dair" de ne yazıyor?.., Yaşlı bir çocuk mu?. Doğru.. ama eksik. Yaşlı bir ağaç çocuk yazmalı.. Zira benim ruhum hep ağaçlara ait oldu.., onlara çekildim ben.. Belkide sırf bu yüzden Kalemleri, Defterleri, Kitapları Mandalları.. Tutunmayı, tutturmayı, birleştirmeyi, Çocukluğumda camlara dizilen ahşab yıldızları, Geçen Bulutları.., Yağmurları getiren Rüzgarları.., Eğilmeyi.., Kabul edebilmeyi, Hasılı, Sana sebep olan geçmiş ve gelecekteki her şeyi Sevişim.. Bir de ahşap oyuncakları.., Bilir misiniz?, ne çok şey görür, işitir.., duyumsar bir ağaç, çocukluğundan yetişkinliğine.., ve de yerleştirir belleğine.. Siz de.., ben de.. hatırlıyoruzdur çocukluğumuzu.., ahşap oyuncaklarımızı. Hazin bir kayıttır aslında belleğimizdeki, şımardığımız için tahta oyuncaklarımızın sobada yakılması tehdidi.. Korkutucudur, çocuklar ve ağaçlar için yanmak, yakılmak.., Oysa, Hüsn-ü Hat ehli biriktirir ömrünce açtığı kalemlerin yongalarını.., Ne garib? Sırra muttali, ufacıcık yongaların yanmaktır, Hak'tan niyazı. Isıtmak için kendini kamışlıktan eden Hattat'ın, Yine bir ağaç dibinde bitecek, son yolculuğunun suyunu...
