Bir kaç gün önce dolmakalemin ağır abilerinden ikisinin bir arada yazdığı bir sitede ilginç bir hikaye okudum.
Genç bir dolmakalem meraklısı bulunduğu yerdeki bir mağazadan Pelikan M400 bir dolmakalem satın alır ve sevinçle evine gelir. Mürekkebi dolmakalemine doldurup bir kaç satır yazdıktan sonra masadan bir müddetliğine uzaklaşır. Fakat döndüğünde ne görsün ?;
Köpeği yeni aldığı dolmakalemini kemirmektedir. Hemen dolmakalemi köpeğinin ağzından alır ama dolmakalem fotoğrafta görüldüğü halde, piston mekanizması dağılmış ve gövdesi diş izleri ile doludur. Genç adam doğal olarak üzülür. Derdini çözebileceği ümidiyle bu dolmakalem gurusu arkadaşlara başvurur. Onlar da, "Dolmakalemin köpek tarafından dişlenerek parçalanması durumunun garanti haricinde kalacağını ve dolmakalemini tamir edilmesi için Pelikan Kuzey Amerika Temsilcisi ChartPak firmasına göndermesini" söylerler. Bu tavsiyeye uyan dolmakalemin sahibi genç arkadaş onarım bedelini ödeyeceği kaydı ile dolmakalemini Chartpak firmasına gönderir.
Dolmakalemin gönderiminden 3-4 hafta sonra kaleminden haber alamadığı için sabırsızlanan adamın kapısı çalar. Kapıyı açar. Gelen postacıdır ve adam kendisine uzatılan paketi postacıdan alır. Paketi açtığında genç adam duygulanır..
Ellerinin arasında, onarım bedeli dahi kendisine ödemesi için bildirilmeyen ama tamir edilmeyip Chartpak tarafından dolmakaleminin yerine hediye olarak gönderilmiş pırıl pırıl bir Pelikan M400 Dolmakalem durmaktadır..
Şimdi, bu hikayeyi okuyunca aklıma iki yıldır Türkiye Pelikana yaptığım sonuçsuz başvurular, Türkiye Lamy nin beni zamanında scratchy bir uç yüzünden kapıdan kovuşu ve diğer dolmakalem firmalarının ise dilenci yerine koyması aklıma geldi.
Ne yazık ki, birinci hikayenin yanında benim yaşanmışlığım hiç insanca ve şık durmuyor.
Bu bir tercih ve felsefe meselesi. Batıda firmalar 300-500 TL yüzünden yıllarca zorlukla oluşturdukları firma itibarının zedelenmesinin yüz binlerce dolara mal olabileceğini çok iyi biliyorlar.
İstisnaları tenzii ederek darısı bizim başımıza diyemeyeceğim. Zira bizim firmalarımızın zihninde, ezber bozmayan "kullanıcı hatası" düsturu ile hareket felsefesi, kemikleşmiş durumda.
Genç bir dolmakalem meraklısı bulunduğu yerdeki bir mağazadan Pelikan M400 bir dolmakalem satın alır ve sevinçle evine gelir. Mürekkebi dolmakalemine doldurup bir kaç satır yazdıktan sonra masadan bir müddetliğine uzaklaşır. Fakat döndüğünde ne görsün ?;
Köpeği yeni aldığı dolmakalemini kemirmektedir. Hemen dolmakalemi köpeğinin ağzından alır ama dolmakalem fotoğrafta görüldüğü halde, piston mekanizması dağılmış ve gövdesi diş izleri ile doludur. Genç adam doğal olarak üzülür. Derdini çözebileceği ümidiyle bu dolmakalem gurusu arkadaşlara başvurur. Onlar da, "Dolmakalemin köpek tarafından dişlenerek parçalanması durumunun garanti haricinde kalacağını ve dolmakalemini tamir edilmesi için Pelikan Kuzey Amerika Temsilcisi ChartPak firmasına göndermesini" söylerler. Bu tavsiyeye uyan dolmakalemin sahibi genç arkadaş onarım bedelini ödeyeceği kaydı ile dolmakalemini Chartpak firmasına gönderir.
Dolmakalemin gönderiminden 3-4 hafta sonra kaleminden haber alamadığı için sabırsızlanan adamın kapısı çalar. Kapıyı açar. Gelen postacıdır ve adam kendisine uzatılan paketi postacıdan alır. Paketi açtığında genç adam duygulanır..
Ellerinin arasında, onarım bedeli dahi kendisine ödemesi için bildirilmeyen ama tamir edilmeyip Chartpak tarafından dolmakaleminin yerine hediye olarak gönderilmiş pırıl pırıl bir Pelikan M400 Dolmakalem durmaktadır..
Şimdi, bu hikayeyi okuyunca aklıma iki yıldır Türkiye Pelikana yaptığım sonuçsuz başvurular, Türkiye Lamy nin beni zamanında scratchy bir uç yüzünden kapıdan kovuşu ve diğer dolmakalem firmalarının ise dilenci yerine koyması aklıma geldi.
Ne yazık ki, birinci hikayenin yanında benim yaşanmışlığım hiç insanca ve şık durmuyor.
Bu bir tercih ve felsefe meselesi. Batıda firmalar 300-500 TL yüzünden yıllarca zorlukla oluşturdukları firma itibarının zedelenmesinin yüz binlerce dolara mal olabileceğini çok iyi biliyorlar.
İstisnaları tenzii ederek darısı bizim başımıza diyemeyeceğim. Zira bizim firmalarımızın zihninde, ezber bozmayan "kullanıcı hatası" düsturu ile hareket felsefesi, kemikleşmiş durumda.