Yazmak Keyiftir. Com
Eskilerin laflarından bir tanesidir, ❝Pahalıdır vardır bir hikmeti, ucuzdur vardır bir illeti.❞ cümlesi. Bu cümlenin içinden hikmet ve illet kelimesini şöyle bir cımbızla çekip kenara koyuyorum. Zira ilerde kullanacağım.
Benim huyumdur sokak aralarında, kenarda köşede, küçük ilçelerde olan kırtasiyeci ve kitapçıları dolaşmak. Genelde büyük şehirlerde artık rastlanmayan, unutulmuş gitmiş bir çok yazım malzemesini buraların diplerdeki tozlu raflarında yada tezgah vitrinlerinin bir kenarında bulursunuz. Vakti zamanında çok sevdiğim bir Shaeffer dolmakalemi de böyle Anadolunun küçük bir ilçesinin minnacık kırtasiyesinde bulmuştum. Hatta geçen gün bizim ilçenin ara sokak bir kırtasiyecisinde İstanbulda dahi bulunamayacak bir özel kağıttan imal nadide bloknotlara rastladım. İstanbulda olsa 30YTL civarında olabilecek bu yazım bloklarına satılmayıp durduğu için 2YTL istedi beherine. Çok temiz ve kuru bir yerde saklanmışlardı. Bende 30 tanesini birden alıp paçal yapmış oldum. Daha böyle bir sürü anım vardır kağıt kalem işinden yana. Bu yüzden bir kırtasiyeci ya da kitapevine girmişsem satıcının yardım talebine hep "Siz işinize bakabilirsiniz" cümlesiyle cevap veririm. Şöyle rahatça bakmak incelemek ve dokunmak için mallara. Geçenlerde yine bizim ilçeye indim. Ana cadde üzerindeki büyük kırtasiyeciye uğrayayım istedim bu sefer. Bir önceki gidişimde ganimet yaptığım kaliteli zarfların rafına yöneldim içeri girince. Bir de ne göreyim, benden sonra anlamış olacakki zarfların düzinesini sattığı fiata tekini satıyor. Bu sefer iş çıkmaz hissiyatıyla kapıya yöneliyordum ki, dolmakalem vitrinini farkettim. Anahtarıda üstünde unutulmuş olduğu için başladım arkadaşları bir güzel mıncıklamaya. En üst, onun altındaki, orta raf derken en alttaki rafta görmediğim Pelikan dolmakalemler var. Ergonomileri gayet hoş, kapak tasarımlarıda güzeldi. Uçlarını tanımıyordum. Uçların burunlarını ve diş aralıklarını görebilmek için uzak gözlüğümün üstüne yakın gözlüğümü taktım. Anında mikroskop durumu. Herhalde beni bu durumda birisi görse gülmekten altına e✖✖✖✖di. Benim umurumda mı, dolmakalem ucu analiz ediyorum. Cebimdeki dolmakalemden bu Pelikan kardeşin ucuna bir miktar mürekkep alıp kağıt üzerinde deneme yaptım ki keyiften ağzımın suyu aktı denebilir. Mübarek Pelikan dans ediyor kağıt üzerinde. Kaliteli tipik bir ıslak ve hızlı dolmakalem ile karşı karşıyayım. Hem de mükemmel cinsinden. Fakat kalemi tanımıyorum. Emin olmak için cep telefonundan internete bağlanıp ayak üstü bir sorguladım. Oralarda da pek bilen yok ama fiatını öğrenmiş oldum. 27-30 ABD doları aralığında. Aynı rafta ve yine aynı uca sahip daha bir yakışıklısı var ama ben elimdekinde karar kılıyorum.
Dolmakalemle kasaya yolculuktan sonra fiatını öğreniyorum ki 15YTL. Ses çıkartmıyorum. Hepsini alsam uyanacaklar. Artık geri kalanı bir dahaki gidişimde kaldıracağım(İsteyen arkadaşlar olursa bana mail atsınlar. Yaşaşıınnn Dolmakalem Kardeşliği !).
Gerçekten yazmayı seviyor iseniz ve bütçenizde uygunsa pahalı dolmakalemler satın alabilirsiniz. Bir de tabii koleksiyon yapıyor iseniz. Fakat dolmakalem alıp ta yazmamak bana göre araba satın alıp ta hiç binmemek gibi bir şey. Amacı yazmak olan bir şeye hakaret için onunla yazmazsınız. Bir anlamda aşağılamak hem de bu kadar değerli iken.
Bir dolmakalemi değerli kılan iki bölge var; birincisi ucu, ikincisi ise gövdesi. Çoğu dolmakalem uzmanlarına göre bir dolmakalemin ruhu, ucudur. Ucu ne kadar mükemmel yazıyorsa değeri de o kadar artar. Koleksiyonculara göre ise ucunun altından oluşu, gövdesinde hangi değerli metallerin ve reçinelerin kullanıldığı önemlidir. Bu farklılaşma nicelik, nitelik ayırımını akla getiriyor ki, doğrudur. Benim gibi nitelik diyenler doğal olarak ucuyla ilgilenir ki, yazış kalitesini de o belirler. Bu itibar ile ucuz olan illetli, pahalı olanda hikmetli anlamına gelmez.
Biraz fazla uzattım galiba;
Sizler dolmakalem ve yazmayı seven insanlar olarak zaman zaman küçük araştırma turlarına çıkın. Küçük güzellikler yakalayabilirsiniz hem de köy kasaba köşelerinde.
Bir sonraki yazımda şu yukarıdaki Pelikan güzelini tanıtacağım. Ve bir sonraki yazımda da uçlar hakkında bilgiler vereceğim. Şimdilik sağlıcakla kalın ve parmaklarınızda hep mürekkep lekesi olsun.
Benim huyumdur sokak aralarında, kenarda köşede, küçük ilçelerde olan kırtasiyeci ve kitapçıları dolaşmak. Genelde büyük şehirlerde artık rastlanmayan, unutulmuş gitmiş bir çok yazım malzemesini buraların diplerdeki tozlu raflarında yada tezgah vitrinlerinin bir kenarında bulursunuz. Vakti zamanında çok sevdiğim bir Shaeffer dolmakalemi de böyle Anadolunun küçük bir ilçesinin minnacık kırtasiyesinde bulmuştum. Hatta geçen gün bizim ilçenin ara sokak bir kırtasiyecisinde İstanbulda dahi bulunamayacak bir özel kağıttan imal nadide bloknotlara rastladım. İstanbulda olsa 30YTL civarında olabilecek bu yazım bloklarına satılmayıp durduğu için 2YTL istedi beherine. Çok temiz ve kuru bir yerde saklanmışlardı. Bende 30 tanesini birden alıp paçal yapmış oldum. Daha böyle bir sürü anım vardır kağıt kalem işinden yana. Bu yüzden bir kırtasiyeci ya da kitapevine girmişsem satıcının yardım talebine hep "Siz işinize bakabilirsiniz" cümlesiyle cevap veririm. Şöyle rahatça bakmak incelemek ve dokunmak için mallara. Geçenlerde yine bizim ilçeye indim. Ana cadde üzerindeki büyük kırtasiyeciye uğrayayım istedim bu sefer. Bir önceki gidişimde ganimet yaptığım kaliteli zarfların rafına yöneldim içeri girince. Bir de ne göreyim, benden sonra anlamış olacakki zarfların düzinesini sattığı fiata tekini satıyor. Bu sefer iş çıkmaz hissiyatıyla kapıya yöneliyordum ki, dolmakalem vitrinini farkettim. Anahtarıda üstünde unutulmuş olduğu için başladım arkadaşları bir güzel mıncıklamaya. En üst, onun altındaki, orta raf derken en alttaki rafta görmediğim Pelikan dolmakalemler var. Ergonomileri gayet hoş, kapak tasarımlarıda güzeldi. Uçlarını tanımıyordum. Uçların burunlarını ve diş aralıklarını görebilmek için uzak gözlüğümün üstüne yakın gözlüğümü taktım. Anında mikroskop durumu. Herhalde beni bu durumda birisi görse gülmekten altına e✖✖✖✖di. Benim umurumda mı, dolmakalem ucu analiz ediyorum. Cebimdeki dolmakalemden bu Pelikan kardeşin ucuna bir miktar mürekkep alıp kağıt üzerinde deneme yaptım ki keyiften ağzımın suyu aktı denebilir. Mübarek Pelikan dans ediyor kağıt üzerinde. Kaliteli tipik bir ıslak ve hızlı dolmakalem ile karşı karşıyayım. Hem de mükemmel cinsinden. Fakat kalemi tanımıyorum. Emin olmak için cep telefonundan internete bağlanıp ayak üstü bir sorguladım. Oralarda da pek bilen yok ama fiatını öğrenmiş oldum. 27-30 ABD doları aralığında. Aynı rafta ve yine aynı uca sahip daha bir yakışıklısı var ama ben elimdekinde karar kılıyorum.
Dolmakalemle kasaya yolculuktan sonra fiatını öğreniyorum ki 15YTL. Ses çıkartmıyorum. Hepsini alsam uyanacaklar. Artık geri kalanı bir dahaki gidişimde kaldıracağım(İsteyen arkadaşlar olursa bana mail atsınlar. Yaşaşıınnn Dolmakalem Kardeşliği !).
Gerçekten yazmayı seviyor iseniz ve bütçenizde uygunsa pahalı dolmakalemler satın alabilirsiniz. Bir de tabii koleksiyon yapıyor iseniz. Fakat dolmakalem alıp ta yazmamak bana göre araba satın alıp ta hiç binmemek gibi bir şey. Amacı yazmak olan bir şeye hakaret için onunla yazmazsınız. Bir anlamda aşağılamak hem de bu kadar değerli iken.
Bir dolmakalemi değerli kılan iki bölge var; birincisi ucu, ikincisi ise gövdesi. Çoğu dolmakalem uzmanlarına göre bir dolmakalemin ruhu, ucudur. Ucu ne kadar mükemmel yazıyorsa değeri de o kadar artar. Koleksiyonculara göre ise ucunun altından oluşu, gövdesinde hangi değerli metallerin ve reçinelerin kullanıldığı önemlidir. Bu farklılaşma nicelik, nitelik ayırımını akla getiriyor ki, doğrudur. Benim gibi nitelik diyenler doğal olarak ucuyla ilgilenir ki, yazış kalitesini de o belirler. Bu itibar ile ucuz olan illetli, pahalı olanda hikmetli anlamına gelmez.
Biraz fazla uzattım galiba;
Sizler dolmakalem ve yazmayı seven insanlar olarak zaman zaman küçük araştırma turlarına çıkın. Küçük güzellikler yakalayabilirsiniz hem de köy kasaba köşelerinde.
Bir sonraki yazımda şu yukarıdaki Pelikan güzelini tanıtacağım. Ve bir sonraki yazımda da uçlar hakkında bilgiler vereceğim. Şimdilik sağlıcakla kalın ve parmaklarınızda hep mürekkep lekesi olsun.