Yazmak Keyiftir. Com
Genellikle iyi yazmak isteriz ama bin bir emek vererek yazdığımız kağıtların hakkını veremediğimiz gibi eziyet de ederiz onlara farkında olmadan. Aslında kağıda, yazarken ettiğimiz işkencenin karşılığını yine yazım esnasında görürüz ama anlamayız. Bir kağıt parçasına bir el nasıl eziyet eder, derseniz ?
Anlatmaya başlayalım öyleyse. Dünyadaki rutubete en hassa nesne kağıttır. Eğer bir mekanda rutubet olup olmadığını anlamak istiyor iseniz, bir kitabı 10dk. için orada bırakın. Geçen süre zarfında göreceksinizki, ortamın bağıl nemi ile orantılı olarak kitap kabaracak, sayfalar ise eğilip bükülecektir. Ve bu teste maruz kalan kitab ne kadar kurutulursa kurutulsun asla eski haline dönemeyecektir. Zira artık basılı olduğu kağıdın lifleri yön değiştirmiş, kitab tamamen deforme olmuştur. Ne demişler; "İnsanı gam, duvarı nem yıkar". Duvarı olduğu gibi kağıdı da nem bitiriyor.. Eğer denemek isterseniz; bir A4 kağıdına buharlı ütüyle sadece buhar püskürtüp bir müddet bekleyin. Kağıdı ütülediğinizde(buharsız) eski haline dönmediğini göreceksiniz. Kağıt, tabiatı itibarı ile nemden etkilendiği gibi doğal olmayan her türlü ısı kaynağından direkt ya da indirekt etkileniyor. Kağıt fukarasını en keyiflendiren şey ise havalandırılması. Anlayacağınız üzere kağıt hanımefendi pek bir nazenin.
Yukarıda bahsettiklerimizden ötürü de kuru ve havadar yerlerde dikkatle saklanması gerekiyor. Direkt güneş ışığı almayı hiç sevmiyor. Size her an hizmet edebilmesi için kuru yada nemi düşük sabitte loş ve havadar yerleri seviyor. Bu nazik kızımıza yazarken de kendisinin karakterine uygun nezakette davranmak gerekiyor. Belki dikkatinizi çekti, kağıda dişilik sıfatı yükledik. Sebepsiz değil. Tasavvuf ve Farsi kültürde kalem rahman, kağıt ise rahim sıfatında olduğu tasavvur edilir. Aynı can ile canan misali, birbirlerine yanar dururlar. Böylesine hassastır kağıd..
Bazı kurallara dikkat edilmez ise üzerine yazmak amacı ile uzanan elimiz bile kendisine eziyet edebilir..
Evet, elimizin bile zararı oluyor kağıda.. İnsan teninde bulunan nem, yağ ve asitler yazma eylemi sırasında elimiz ve bileğimizin bir bölümü üzerinden sürekli kağıt tarafından emilerek kağıdın yüzeyinde mürekkebin işlemeyeceği bir tabaka oluşturuyor. Bir anlamda kağıt kirletilmiş oluyor. Farkında olmadan yarattığımız bu kimyasal işlem kağıdın ortalarından sonuna kadar kalemimizin aynı kalitede yazamamasına, mürekkebin emilmeyerek düşük kaliteli bir yazı ortaya çıkmasına sebep oluyor. Bu sebeplerden ötürü güzel bir yazı için aşağıdakileri ilke ediniyoruz yazıma başlamadan önce..
Artık bundan sonrası da gayretkeş akıl ve ellerinize kalıyor diyerek noktalayalım.
Anlatmaya başlayalım öyleyse. Dünyadaki rutubete en hassa nesne kağıttır. Eğer bir mekanda rutubet olup olmadığını anlamak istiyor iseniz, bir kitabı 10dk. için orada bırakın. Geçen süre zarfında göreceksinizki, ortamın bağıl nemi ile orantılı olarak kitap kabaracak, sayfalar ise eğilip bükülecektir. Ve bu teste maruz kalan kitab ne kadar kurutulursa kurutulsun asla eski haline dönemeyecektir. Zira artık basılı olduğu kağıdın lifleri yön değiştirmiş, kitab tamamen deforme olmuştur. Ne demişler; "İnsanı gam, duvarı nem yıkar". Duvarı olduğu gibi kağıdı da nem bitiriyor.. Eğer denemek isterseniz; bir A4 kağıdına buharlı ütüyle sadece buhar püskürtüp bir müddet bekleyin. Kağıdı ütülediğinizde(buharsız) eski haline dönmediğini göreceksiniz. Kağıt, tabiatı itibarı ile nemden etkilendiği gibi doğal olmayan her türlü ısı kaynağından direkt ya da indirekt etkileniyor. Kağıt fukarasını en keyiflendiren şey ise havalandırılması. Anlayacağınız üzere kağıt hanımefendi pek bir nazenin.
Yukarıda bahsettiklerimizden ötürü de kuru ve havadar yerlerde dikkatle saklanması gerekiyor. Direkt güneş ışığı almayı hiç sevmiyor. Size her an hizmet edebilmesi için kuru yada nemi düşük sabitte loş ve havadar yerleri seviyor. Bu nazik kızımıza yazarken de kendisinin karakterine uygun nezakette davranmak gerekiyor. Belki dikkatinizi çekti, kağıda dişilik sıfatı yükledik. Sebepsiz değil. Tasavvuf ve Farsi kültürde kalem rahman, kağıt ise rahim sıfatında olduğu tasavvur edilir. Aynı can ile canan misali, birbirlerine yanar dururlar. Böylesine hassastır kağıd..
Bazı kurallara dikkat edilmez ise üzerine yazmak amacı ile uzanan elimiz bile kendisine eziyet edebilir..
Evet, elimizin bile zararı oluyor kağıda.. İnsan teninde bulunan nem, yağ ve asitler yazma eylemi sırasında elimiz ve bileğimizin bir bölümü üzerinden sürekli kağıt tarafından emilerek kağıdın yüzeyinde mürekkebin işlemeyeceği bir tabaka oluşturuyor. Bir anlamda kağıt kirletilmiş oluyor. Farkında olmadan yarattığımız bu kimyasal işlem kağıdın ortalarından sonuna kadar kalemimizin aynı kalitede yazamamasına, mürekkebin emilmeyerek düşük kaliteli bir yazı ortaya çıkmasına sebep oluyor. Bu sebeplerden ötürü güzel bir yazı için aşağıdakileri ilke ediniyoruz yazıma başlamadan önce..
- Yazdığımız kağıdın tamamını örtecek bir beyaz kağıt parçasını elimizin yumruğunun altına yerleştirerek kağıdı elimizden bulaşabileceklere karşı koruyoruz.
- Yazacağımız kağıdın altına aynı kağıttan 4 veya 5 adet daha koyarak yazdığımız kağıda yastık vazifesini görmesini sağlıyoruz.
- Dolmakalemimizin ucundan bir kağıt mendile bir miktar mürekkep emdirerek ucu siliyoruz.
Artık bundan sonrası da gayretkeş akıl ve ellerinize kalıyor diyerek noktalayalım.
